Hasret
Hasret
Hangi nehir
seni bu kadar anlatabilir toprağa?
Ve hangi çiçek
güneşe olan sevdasına
böyle güzel bakar?
Deli rüzgar uçurur mu saçlarını,
gözlerinin berrak maviliğine?
Yoksa sen İstanbul musun?
Hangi şehir sana bu kadar benzeyebilir doğrusu…
Senin hüznün, son molada unutulmuş,
Bir yolcu küskünlüğü…
Ve öyle mağrur, öyle dik
seni tanımak.
Yağmalanmış fikirler…
İşgal edilmiş yürek…
Bu kör sevdanın adı, Mecnun çaresizliği,
Sana yazamamak, kelimelerin yetersizliği.
Çaresiz benzetmeler yapmak, basit edebiyat tekniği.
Sana ne yazsam hükümsüz bir gazete ilanı.
Solgun sayfalar arasında
kimselerin fark edemediği…
Ben seni hiç bilmediğim,
Hiç görmediğim…
Yani ‘sen’ olduğun için sevdiğim.
Özlemle yolları bekleyen anam,
Babamın şefkatli eli…
Bir yolcuyu, bir mektubu,
bir bebeği bekler gibi…
Hasretle bekledim seni.
Mehmet Erdal Karakaş
Ne söylenebilirki tek kelime ile muhteşem…Bir yolcuyu, bir mektubu, bir bebeği bekler gibi…Başka nasıl anlatılabilirki. Bu üç imgede de hasret var kardeşim hasret. Hemde nasıl bir hasret…Yazanın eline yüreğine sağlık.
Çok güzel bir şiir olmuş. Tebrikler..
Hangi şehir sana bu kadar benzeyebilir doğrusu,
senin hüznün son molada unutulmuş bir yolcu küskünlüğü.
Teşekkür ederim, böyle güzel duyguları bize yaşattığınız için.
Allah aşkına son molada unutulmuş bir yolcu küskünlüğü nerden düşündünüz bunu???
Daha nice şiirlere….
Şirlik bu olsa gerek…
Hangi şehir sana bu kadar benzeyebilir doğrusu,
senin hüznün son molada unutulmuş bir yolcu küskünlüğü.
Teşekkür ederim, böyle güzel duyguları bize yaşattığınız için.
Allah aşkına son molada unutulmuş bir yolcu küskünlüğü nerden düşündünüz bunu???
Daha nice şiirlere….
Şirlik bu olsa gerek…