Sabret Sabret Olmuyor
Bir masal…
Fersiz yanan mehtabın gece yarısı bekleyişi
Dumansız geçmişin küllenişi..
Ve görülmeye değer güneşin amansız gözleri..
Tesadüflere küsmüş yürek..
Kucaklarken sevdasını.
Ölüm sarhoşluğunda;
Ölümü sevdasız,
Sevdası ölümsüz bir
masal
Bir masal ki ilk sayfası kopuk,
Sonu …
… belirsiz
Özneler yüklemlerle uyumsuz…
Kim ne anlar söylenilenlerden?
Yaşamaya dair kim ne söyler?boşver yağmur
bari sen boşver…
Ne yaptığın ifadesiz,
Ne yapacağın anlamsız…
Ruhumun sükûtuna aldırmadan,
Dinlemeden anlatılanları,
Koşuyorum.
Yorulmadan tükenmeden koşuyorum her atılan adımla geleceğe.
Ve geçmişim beynimi buğulaştırırken,
Soruyorum sorgusuz şafağa:
– Aydınlattın mı aydınlığı?
– Karanlık bir damla mıydım ufkunda?
”Sevdin mi ?” diyorum kendi kendime.
”Yaşadın mı? Yaşattın mı?”
Susuyorum…
Ve
… bir şarkı ıslığımla heceleniyor
bahara yüz tutmuş rüzgarın serinliğinde
Biraz daha kabaracak yalnızlık.
Yarında böyle bitecek.
Dün gibi.
Bugün gibi..
O an’ı yaşamak isterdim oysa.
Yakalamak isterdim “ Güneş’i “ yeniden.
Ve varım demeye zaman – kollamak.
Yıldızların uykusunda,
Toplamak sevinçleri…
Ve bir iş çıkışı yorgunluğunda,
Akşamla yankılanıyordu ayak seslerim.
Anlam veremiyordum bazen bu gidişe.
Çekip – Gitme ‘ler anlamsızlığıyla yoğurmuştu hayatı.
Ne “ Güneş “ sadık kalmıştı geceye,
Ne de “ Ay “ bir mısra olabilmişti şairin kaleminde…
Yine karanlıklar bekleyişlerde!
Sahilin uzanışında bir sitem!
Denizle dalgalanan duygularım,
Taştı taşacak gözlerimin kayalıklarına.
Limansızlığı terk-etmek için,
Umuduna kemer bağlamak,
Yaşanılmış umutsuzluğunu unutmak,
Ve ”hiç-bir-şey”in uğruna,
Zamanı avuçlarımın arasına almak istiyorum…
Yine de matem dağılmıyordu etrafa.
Karamsarlığım,
Hafiften titretiyordu kalemimi.
Nedenim yoktu artık hayatta.
Ölmek için;
Ya hayat sonunu bekleyecektim,
Ya da intihar suyunu…
Kayıp her gecede kaybediyorum buğulu benliğimi.
Ve de ben yalnızken;
Kalabalık caddeler…
Henüz yorum yapılmamış.