Ne dün ne yarın
Ne dün ne yarın
Tek gün var o da bu gün
Ne sen ne sensizlik
Tek gerçek var yalnızlık
Bin bir sancıyla doğarken her sabah
Yaslı bir gün
Matem karşılıyor onu gönlümde
Yalnızlar prensesi selamlar beni
Ufacık bir tebessüme gücüm yok
Sararken bedenimi siyah bir tül
Kapatacak son perdeyi
Yazabilecek son piyesi
Damla cesaret yok
Derin okyanus çukurlarındayım
Gönlüm boğuldu boğulacak
Uzanacak bir el yok
Geceleri beklerken duvaksız gelin
Karanlığa sarılırken çıplak bir ten
Ruhum gezinirken sarplarda
Yalandan başka gerçek yok
Çaresiz bir damla düşmeyi beklerken gözümde
Onu yolcu edecek bir ben yok
Bende yalan söyledim dünlere
Bende yalan söyledim yarınlara, bu günlere
Yalan söyledim kendime belki de
Bir kuruntudan ibarettin sen
Ben yazmıştım seni beyaz güllere
Ben yaşatmıştım seni zifiri gecelerde
Gizlemiştim seni bende
Ama ne yazık ki HAYIR!
İstemesem de
Sen lanet bir gerçeksen mahşerimde
Issız bu yerde
Sessiz çığlıklar atarken içimde
Sana tepkisiz kalacak kadar
TEPKİSİZİM . . .
Beklerken seni
Bir boğazda umutla
Karşılaşmak gerçek senle
Fark etmek sevdiğimi
Sadece senin ilk halini
ZOR ÇOK ZOR . . .
Yokluyorum ceplerimde kalanları
Ne buldum biliyor musun?
Bir damlaya hasret kurumuş
Beyaz bir gül
Oysa ne çoktular bir zaman
Goncaydılar, asildiler
Ve sadece sana hasrettiler
Kaybetmişim hepsini
Geçtiğim harabelerde
Her şehirde bir mezarım var
Her şehirde hatırlanacak
Zalim bir sen
Büyük kışları yakacak
Bir kor vardı yüreğimde
Şimdi iliklerime kadar yanıyorum
Kaderim sandım seni
MAHŞERİ YAŞIYORUM . .
Henüz yorum yapılmamış.