KİTAP
Çok severek aldığımız kitaplara benzetiyorum ikimizi, hevesle aldığımız, “ilk” sayfalarını heyecanla ,
hiçbir cümlesini atlamadan, en ufak ayrıntıyı kaçırmak istemezcesine ;dikkatle ,sindire sindire okuduğumuz ,okumaya doyamadığımız; sürükleyici kısımlarını bir anda okuyup,
okumaktan sıkıldığımız anda daha sonra devam edilmek üzere bir kenara bıraktığımız…
Gün geldi tekrar elimize aldık sevdiğimiz o kitabı , açtık kaldığımız sayfayı yeniden,cümleleri okurken her bir detayını beynimize kazımak istercesine okuduğumuz ayrıntıları unuttuğumuzu fark ettik , hatırlamak istedik ; karıştırdık kitabımızın eski solmuş yapraklarını,okurken en etkilendiğimiz satırlarını hatırladık beynimizin ücra köşesinde, tekrar çıkardık eski yerinden, tekrar heveslendik , o “ilk” heyecanla devam ettik kitabı okumaya …
Sayfalar azaldıkça, hızımız azaldı , çünkü kitabın sonu yaklaşmıştı.Heyecanla sonunu beklerken, aynı zamanda bitmesini hiç istememekti bizimkisi…
Son yaprağıydı kitabın, yavaş yavaş , sindire sindire okuduk cümleleri, merakla geldik en son cümlesine. Her bir satırını dikkatle okuduğumuz o son sayfadaki en önemli cümle orda saklıydı, aynı zamanda tüm yazılanların beklenen, yahut hiç beklenmeyen sonu da…
Ve işte okuduk son cümlesini kitabımızın…
Şimdi kendime soruyorum;
“Kitap ,beklediğim kadar güzel miydi” ya da “okunmaya değer miydi” diye…
Hiç tereddüt etmeden cevaplıyorum,
“Evet, iyi ki okumuşum, anlatılamayacak kadar güzeldi” diye…
ESİN GÜDÜL
(30.01.2010 – 22:30)
Henüz yorum yapılmamış.