sizi tenzih ederim
Pirince yapışmış, beyaz taş gibi
Toplumda gizlenen, ne sülükler var!
Meyve diye, hasatta yekün tutan
Sağlama ayrılmış, ne çürükler var !
Dokununca damarına köpürür
Tüm çöpünü, komşusuna süpürür
Anlamsız kavgada, mesnetsiz ürür
Güneşten beslenen, ne sırıklar var!
Derinlik yok, mânâ da yok sesinde
Gayreti bilinmez, neyin peşinde?
Ölçülebilirlik, tek ensesinde
İnsana benzeyen, ne kılıklar var!
Sahte bülbüllerden hayırlı karga
Yanlış hesaplara çıkamam arka
Kırılan cevizler, yaklaştı kırka
Kökleri çürümüş, ne doruklar var!
Hak-hukuk deyince, vicdanen haset
Galoş gerek, dilinde var necaset
Tahlile yollansa, hükmen bir ceset
Horoza özenen, ne ferikler var!
Selden kütük kapar, kurnaz kendince
Cenneti pazarlar, hesabı ince
“insanım” der, sorup sorgulayınca
Karada sürünen, ne balıklar var!
İnsan bazen, yanılır ve aldanır
Dünyayı kör, alemi sersem sanır
Truva atını, tecrübe tanır
Kalpleri solduran, ne soluklar var!
Ali Rıza Malkoç 10/10/2011 Samsun
dipnot : Meyvesi çamura düşüp kirleniyor diye, ağaca lanet okumak elbette insafsızlık olur.
ama ağacın da bu durumdan haberdar olmasında fayda var.
Tenzih etmek : Dışında tutulduğunu bildirmek
Ferik : piliç
Necaset: temiz olmayan, kirli
Mesnet : dayanak
Ürümek: havlamak
Galoş : hijyen sağlayan ince ve şeffaf kılıf
Henüz yorum yapılmamış.