ANNELER GÜNÜNE
Özel günlerin kutlanmasına, pahalı armağanların alınmasına birçoğumuz karşıydık ve her günün “Anneler Günü” olduğunu savunuyorduk. Yine de ailenin alışkanlıklarına, ekonomik durumuna ve güne verilen öneme göre annelerimizin gününü, armağanını vererek kutladık.
Bu vesile ile o günü anne ve çocuklar toplu geçirdi. Geçmiş anıldı, anılar dinledi, geleceğe anılar bırakıldı.
Bir de özel günlerden ve armağanlardan haberdar olmayan, günleri ve anıları acı tebessümle geçen anne ve çocuklar var. Sağlıkla alacakları bir tek nefesin peşinde, bilinçli ya da bilinçsiz yaşam savaşının içindeki insanlar. Çocuğum ben ölünce ne olacak, annemi nasıl rahat yaşatırımın kaygısında ve arayışındaki anneler ve çocuklar.
– “Otuzbeş yaşında zihinsel engelli bir oğlum var. Ona rahat yaşayacağı geleceği bırakmak için çalışmak zorundayım. Benden sonra kimseye muhtaç olmasın.”
– “Onsekiz yaşında bedensel engelli bir kızım var. Yüzde yüz başkasının yardımına muhtaç. Gece gündüz uykularım kaçıyor. Benden sonra ona ne olacak? ”
-“Annem, Alzheimer hastası. Eşim ve çocuklarım annemden rahatsız oldular. Evde bakamadım. Zorunlu kalarak bir sağlık kuruluşuna yatırdım. Ama içim rahat değil. Benim için annemin evde olması iyiydi. Beni unuttu. Yanına gittiğimde iki yabancı oluyoruz. Sarıldığımda, konuştuğumda tepki vermiyor. İçim acıyor.”
– “Oğlum Şahin’e tembih ettim. Ben ölünce karnın acıktığında komşumuz Zeynep teyzenden yemek iste, diye. Elimden gelen buydu.”
Annesi, yirmisekiz yaşında ağır hastalığın pençesinde kıvranan kızına bakmaya dayanamıyordu. Yüreği el verseydi çocuğunun düşkün halini görmemek için gözlerini hiç açmayacaktı. Ama kızının onun yardımına ihtiyacı vardı. Annesi verirse yemeğini yiyor, suyunu içiyordu.
Bazı zamanlar hiç konuşmadan saatlerce aynı odada otururlar ve dalıp dalıp giderlerdi. Düşündüklerinin ne olduğunu ikisi de birbirine söylemezdi. Ama anne yüreği hisseder ve sessizliği bozardı:
-“Karşı mahallede oturan Nimet ve babaannesi vardı. Nimet açlık, tokluk nedir bilmezdi. Yemek verirsen yer, vermezsen yemezdi. Sürekli yerde otururdu. Hiç gezdiğini ya da ayakta durduğunu görmedim. Hem bedensel hem de zihinsel engelliydi. Köyde herkes yaşlı babaanne ölünce Nimet’e n’olacağını konuşurdu. Bir gün babaanne öldü. Cenazeyi defin için mezarlığa götürdüler. Aradan bir saat geçmeden Nimet de öldü ve ikinci mezarın açılması için mezarlığa haber gönderildi. Allah büyük kızım.”
Yukarıda yazdıklarım gerçek yaşamdan örneklerdi. Bu günü zorlukla geçiren, geleceği güven altında olmayan çocukların annelerinin “Anneler Günü” olur mu? Onlar bir dakikalığına bile olsa acıyı unutarak eğlenebilir, içten kahkaha atabilirler mi? Herkese aynı parlaklıkta doğan güneş, onları ısıtmaya yeter mi?
Elbette hayır. Bir annenin mutluluğuna, içten kahkahasına sağlıklı ve mutlu çocuğu neden olur. Çocuğu sağlıklı değilse, anne mutlu değildir.
Hastalıklı, sağlıklı, engelli olmak ya da olmamak hiç kimsenin isteğinde değildir. İstek dâhilinde olsaydı her kişi çocuğu ya da annesi için en güzel yaşamı isterdi. Ama istemesek de hastalıkla, engelle yoldaş oluruz. Yoldaşımızla hem severek hem de savaşarak yaşamayı öğreniriz. Yinede kendimize yetemeyiz, hep birilerinin desteğine ihtiyaç duyarız.
Sağlık çok pahalı bir sektördür. İlacından en küçük yara bandına, protezine, ortezine, tekerlekli sandalyesine kadar. Sürekli hasta ve engelli olanların sağlık gideri ile başa çıkması mümkün değildir. Aile bedensel bakımı kendi olanakları ile yerine getirse bile devlet desteği gerekmektedir. Bu gün çocuklarının başında olan anneler yardımla tedavileri götürebilirler. Ama yarın anneler yokken ve çocuklar bir başına kaldığında ne olacak?
Annelerin kaderine boyun eğerek çocuklarına bakarken, arada bir gülümseyebilmeleri için böyle bir sorunun olmaması gerekir. Devletin bu kişilere bedensel, ruhsal ve ekonomik her türlü gereksinime yanıt vereceği; annelerini aratmayacak şekilde barındıracağı ve bakacağı yeterli bakım merkezleri olmalıdır ki anne mutlu olsun.
Çocuğunun geleceğinden kaygı duymayan her anne, mutlu annedir. Özel günleri kutlansa da kutlanmasa da önemli değildir. Yanağına konacak bir öpücüktür bütün beklediği. Birde sonsuza gözü arkasında gitmemek…
Sevgiyle
13 Mayıs 2012
Rahime Kaya
Henüz yorum yapılmamış.