K/adın Ne Senin
Semt karakolunun, gri duvarlarında,
Yakarış korkularının sesi çınlar,
Bir feryadın ağlamaklı acısı,
Dayak yiyen kadının,
Sığındığı son yuvası,
Kurtarın beni,
Yalvarırım komiser amca,
Mecbur kaldım, hayatımdan bıkınca,
Adam sarhoş, dayaktan sonra, şişeyi kafada kırınca
Yüzü gözü şiş, kafada yirmi dört dikiş,
Kaza diyor, görmedim,
Karakolun babacan komiseri,
Bir ağabey edası ile ve iyi niyetle,
Kızın sözünü keserek, anlatıyor hayatı,
‘Bak kızım, her evde olur bunlar,
Böyle her kavgaya yuva yıkılmaz.’
O ara odanın açık kapısının karşısında,
Merakla uzatıyorum boynumu,
Anladığım dilde figanların,
Anlamadığım dildeki cevabı, yalvarışların,
Şimdi geri dönüş zamanı, hicranlara,
Mağrur komutan edasıyla bir adam,
Başı öne eğik kadın ve bir çocuk,
Unutuyorum hayat kavgası içinde,
Hayallere karışıyor hepside,
Birkaç gün sonrasında, 3. sayfanın bir köşesinde,
Küçük puntalarla, anlatmış derdini son sözünde,
‘Sarhoş koca, çocuğunun gözü önünde,
Eşini hunharca katletti, ve namus dedi son sözünde’
Anılarım dondu, düğümlenen neydi kalp gözümde,
Namus mu?
Şimdi anlamların hepsi durdu, bir adım geride,
Ölüm kaldı, birde kirlenmiş namusu temizlenen kadın,
Anılmayacak bundan daha ötede,
Kadın;
Anlamını anlamadan, hükmettiğimiz insan,
Ayakları altında cennet olan,
Ya da ayaklarında isim etiketi, musalla da yatan,
Çok sevilen, uğruna ölünen,
Ya da her gün bir sebep altında öldürülen,
Ana iken rahmet, sevgisinde merhamet,
Ya da, hayatın sonu, alkol koması bir cinnet,
Kadın;
Adın ne senin?
Var mı bilen; kadın nedir istediğin?
Henüz yorum yapılmamış.