Siirler.Biz

Genel Şiirler

genel şiirler

Tutunmak Bir şeye Cam Ya da bir ip Kırıldı kırılacak Koptu kopacak Olsun… Ama ille de tutunulacak.. Yaşamak için Bir yerde Tutunmak G-E-R-E-K-L-İ Tutunmak Sımsıkı Uçuruma bakmadan Bir ihtimal Çakılmak Kanamak Ölmek Sonucu Ne olursa... O-L-S-U-N Tutunmak Korkmadan Bütün kaslarınla Sanki kavgada Sanki savaşta Düşmanla burun buruna Son...
Rüyalar.. Ölüm kokar, Buz gibidir. Eridikçe daha bir içe düşer Korkutur... Rüyalar.. Bazen beyazdır Bir çocuğun hükümranlığı Bir genç kızın gelinlik tacı Mutluluktur... Rüyalar.. Bazen pembedir. Mişli zamanlar yaşanır Keşkili bir serzeniş kalsa...
Nedir bu feryat gönlüm, nedir? Nedir sizden istediğim günler? Bir yalnızlıktan doğan Bu iç çekişler nedir? Bir güz sabahı düştüm yollara, Bir güz akşamı duydum Yalnızlığın,...
Vakit öldürmeye gerek yok, Yapılacak o kadar çok şey varken. Kalk güneşi seyredelim, Yarına doğmayacağını düşünerekten. Bak ne kadar da güzel gül, Boş ver eline...
Bir kahve fincanı olabilmek için, Toprakla başlayan maceranın, Pişmekle sonuçlandığını. Bilmezdim dertsiz başımın, Kendisinden başka düşlere dalacağını. Meğer sadece su damlaları değilmiş, Yağmur, Saf ve temiz olabilmek...
Hayatı ıskalamadan yaşayalım. Arayıp doğru olan yolu bulalım, Hayatı ıskalamadan yaşayalım. İçimize asla kin garez dolmasın, Hiç hayatta bizim yüzümüz solmasın. Yaptığımız hareket kötü olmasın, Hayatı...
Senin malında,paranda gözüm yok benim. Ölünce kurtlara yem olacak bedenim. Müsterih ol.,yalnız kazandığımı yerim. Kimsenin günahiyle mezara giremem Kesin, Söz verdim Allah a geri...
Bazısı yollardan şikayetçi Bazısı yıllardan Araya girer zaman Birkaç günlük hasret çoğunda Kimisinin ailesi sorun Kimisinin kendisi Herkesin iyi kötü var bir manisi Çok görüşende sıkkınlık Az görüşende...
Sabaha dek döner üstünde Burnumdan çıkan nefesin Tüylerimi titrettiği gibi Isıttığı anda vücudun hisseder O vızz sesini Uykun kaçar Sevgini kalbini oynatır yerinden Her şeyi şok eder...
Arzu halim yazsam sana Bilmem kusurum olur mu Sözüm doğruluktan yana Dersem sana dokunur mu! Nur dağından ışık tutsan, Sop demirden altın olsan, Sen varlıklı eli...
ilam tahtasında asılı duruyordu tüm geçmişi ve altında hükümsüzdür sözcüğü Henüz inmişti darağacından sevdanın hercai yüreğinde közlerin tütsüsü gözlerinde sönmeye yüz tutmuş aşkın büyüsü nice masallar dinlemişti gökyüzüne uzanan oturduğu iskemlesinden...
Bilmediğim uzaklar Bildiğim yakınlardan daha yakın bugün Bilmediğim kadınlar Bildiğim kadından daha kadın bugün Bilmediğim büyüklük Bildiğim çocukluktan daha çocuk bugün Bilmediğim nefretler Bildiğim aşktan daha aşık...
zamanın elinde eksik büyüyen insan! güneşi görmüyorsun gölgene basmaktan! oysa gece bittiğinde aydınlık pişmanlıkları silip götürür karanlığa kendini inkar etmekten daha başka ne kalır elinde...
Gurbet elde dost dert çaldı kapımı Kapımı çalıpta içeri girdi Niye geldin demeden dost demeden Yerleşti bu dertte bana dost bana Kimseye anlatamadım derdimi İçime...
Ben garibim gezemedim dünyayı Göremedim serayı, Süreyya yı, Biz gitmedik el çıktı gördü ayı, Sende şu fezayı GEZ benim için. Derdim vardı diyemedim birine Bazı...
ne diye yaşıyorum önümde bataklık batmamak için savaşıyorum içimden fışkıracak haykırışlar önümde baharı göremiyorum arkamda bıraktım ne kara kışlar yanıyorum ateşin rolüne soyunmuşum güneşe varmak isteyen...
İhtiyaçsızlık hali Hissizlik, yokluk Uzatırım elimi Elim uzanır, Elim bekler. Fotoğrafın, Boşluğun beden bulmuş hali El bürünür, Şekli varlığın en zıt hali. Olamayıpta tam sayılmanın en utangaç Olupta yok sayılmanın en mağrur...
Yıllar adımlarımı saymakta, Bitmeyen yarış kulvarında, Ömrüm ise,bir çay misâli akmakta, Ölerek ebedîleşmek var alınyazımda..... Herbir gün harcıyor ömür sermayemi, Engel olmam imkânsız, Yıllar başkalaştırıyor bak...