Siirler.Biz

Genel Şiirler

genel şiirler

evim vardı... tüm evsizler aklımdaydı.... arabam vardı... tüm arabasızlar sırtımdaydı... sağlığım vardı... tüm hastalar dualarımdaydı... gözlerim vardı... tüm görmezler kolumdaydı... sözlerim vardı... tüm duymazlar parmaklarımdaydı.... ellerim vardı... tüm tutmazlar kucağımdaydı... aklım vardı... tüm...
Yar oturmuş karşıki kayalıklara Süpürge saçlarını vermiş rüzgara Gözleri kara üzümden de kara Beni ateşlere yaktın sevda yoluna Gel cananım ruhum yanıyor nara Fedadır yoluna...
dil, dilden şad olursa gül dikene takılır... dil, gözden şad olursa diken göze takılır... dil, fikirden şad olursa gül beyne...
bir kapım olsun... ki o.. hep, yemyeşil kırlara açılsın... içinde; sarı beyaz papatyalar... kırmızı gelincikler... pembe ebegümeçleri olsun.... bir kapım olsun... ki o... hep, masmavi göklere açılsın.... üstünde; öbek öbek bulutlar... yedi renk kuşaklar... rengarenk...
gerçeği kabul etmiş kaderime boyun eğmiştim her gece kabuslarım daha da artıyordu ve gittikçe daha da kötüleşiyorlardı aslında en korkuncu bu kabuslar gerçeğin ta kendisiydi kendimi kıyıya vurup ölümü bekleyen yunuslar...
rüzgarının önündeydim... yönün yönümdü, akıp gidendim... bulutunun içindeydim.... damlaların özümdü, düşüp gidendim...! gözlerinin önündeydim.... ferlerin ferimdi, yanıp sönendim... sözlerinin içindeydim.... anlamların güneşimdi, tutuşup gidendim..! oluşun, oluşumdu... bunu hep bilenindim..! Fikret Turhan-Yalova, 29.03.2014
bir çiçek var... açmak için; toprak ister... su ister... güneş ister... yeri bahçedir..! bir çiçek var... açmak için; göz ister... ses ister... gönül ister... yeri bedendir..! bir çiçek var... açmak için; dua ister... ibadet ister... yanmak...
ses verdim rüzgara... ersin diye sana... ses verdim sesine, dönsün diye bana.... ses verdim yağmura... düşsün diye sana... ses verdim sesine, gülsün diye bana... ses verdim damlaya... karışsın diye...
gökyüzü siyah bulutlarla kaplanmış hüzünlü bir şekilde sessizce toprağın üstüne düşüvermişlerdi neden içimdeki bu özlem dinmiyor ? neden içim ferahlamıyor...
yürüyüşü sessizdi... adımları sessiz ve titrek..! konuşması sessizdi... kelimeleri sessiz ve titrek..! bakışları sessizdi.. gözleri sessiz ve titrek..! elleri sessizdi... tutmaları sessiz ve titrek..! soluması sessizdi.... nefesleri sessiz ve titrek..! yani... yaşlıydı... yaşamı sessizdi... gidişi de sessiz ve ürkek..! Fikret...
kök, toprağın içine... sevdan yüreğime işlerdi... özünü arar gibi... dal, güneşe... sevdan gözlerime serilirdi... beni de gör der gibi... çiçek, koktuğunca... sevdan yaktığınca nefesime girerdi.. özümü sarar gibi... Fikret Turhan-Yalova, 24.03.2014
karanlık, farların ucunda yırtılarak bölünüyor... karanlık, yolların ardında yol aldıkça koyulaşıyordu... karanlık, farların dışında üzerime saldırıyor.... karanlık, umutların ardında kayboldukça koyulaşıyordu... karanlık, koyulaştıkça doğacak güneşin farları kapatacağı yaklaşıyordu... Fikret Turhan-Yalova, 24.03.2014
güneşler, senin için doğsun... benimkiler, batsa bile senin canın sağ olsun... çiçekler, senin için açsın... benimkiler, solsa bile senin bağın sağ olsun... şarkılar, senin için çalsın.... benimkiler, sussa bile senin sazın sağ olsun.... Fikret Turhan-Yalova, 23.03.2014
bir gülüm olsaydı; bir gülene verirdim... gülüm derdim... gülümserdim... bir derdim olsaydı; bir çekene verirdim... canım derdim... gülümserdim.... bir aşkım olsaydı; bir bilene verirdim... ömrüm derdim... gülümserdim... Fikret Turhan-Yalova, 21.03.2014
gözlerinden; bir güzel bakıştı beklediğim... iki damla yaşınla yetindim... dudaklarından; bir tatlı sözdü beklediğim... iki nefes esinle yetindim... ellerinden; bir küçük selamdı beklediğim... iki sallayışınla yetindim... ben; senin dilencindim... sadakalarına eğildim... Fikret Turhan-Yalova, 21.03.2014
ekili... bir sevdaydı gönlümde olan nisanın ekinleri gibi... rüzgarlar, senden estikçe eğilirlerdi senden öte... esintin durunca diklenirlerdi yine gönlümdeki o nisan ekinleri... sevdan gibi... aralarında kırmızı gelincikleri... ekili... bir sevdaydı gönlümde olan nisan ekinleri gibi... rüzgarlar, sana doğru estikçe eğilirlerdi...
gece, karanlığa sarılmıştı... yalnızlıksa, bana... bulutlar, aya sarılmıştı... karanlıklarsa, bana... gece, uykulara sarılmıştı... rüyalarsa, bana... bu kadar sarmaş dolaşta... sabahı beklemeden uyanmak vardı...! Fikret Turhan-Yalova, 19.03.2014
bahar; bir kır papatyası mıydı? yoksa, bir erik dalı mı? ... ilkini, fallar adına... ikincisini, bir yar adına koparmadık mı? ... bahar; bir ılık rüzgar mıydı? yoksa, bir yağmur damlası mı?...