Aşk Ağlamaz
AŞK AĞLATMAZ
o kör, o karanlık, o sarhoş sokaklarda
aşığım diye gezersin boynu kırık
boş yere dökersin gözyaşını zamanını boş yere
parsellenmiş dağ – bayırda
bilmez misin, ne dağ senin ne ova
dinletemezsin sözünü dinlemekten korkarsın
öğrenmekten, aşkı ören elleri
Musa’nın asasında mı aşk, zülfikar’ında mı Ali’nin
Kerem’de mi – Mecnun’da mı
renkli yüreğinde mi yoksa çıldıran o tayın
toprağa ektiğin tohumda mı aşk
suyun yaptığı yolda mı
çırpıyla ördüğü yuvasında mı kuşun
emekte, dirençte, dirilişte aşk
aşığım diye gezersin divane divane
ne vurulduğun yüzdedir aşk ne boy-postta…
gözbebeğinde ara insanın küçük bir nokta
bir yürek taşıyorsan, bir yürek
göğsünün kafesinde insan…
insan ki, doğarken çırılçıplak, renk renk
gözbebeğine yansıtmış canını
lekesiz, tertemiz
o beyaz kanatlı meleklerle birlikte
bir bir boğulduğunda aşklar
artık tükendi o uyutan masallar
o cadılı – perili hikayeler eridi gitti
para diye satılınca insanlık
aşkın gücü yoktur köleliğe
satmaya – satın alıp kirletmeye
gülüşünü gözyaşına çevirmeye
aşk ağlatmaz ki
aşk yaşamak içindir insanca
aşk, çıldıran tayın o renkli yüreğinde
aşk toprağa ektiğin tohumda,
aşk, suyun açtığı yolda
aşk kuşun yaptığı yuvada
aşk emekte
Henüz yorum yapılmamış.