Siirler.Biz

Aşk Biterken ya da Bittiğinde…

07.06.2010

Yağmur demiştim… durma yağmur durma diye şarkı söyledim bu gece… yağmur durdu… iz düşümleri işte… her şey bir mesaj aslında… öyle kolay değil olacak, yapacağım, diyip beklemek… yapacağım, olacak denilenlerin hangisi oldu? hangisi istendiği gibi son buldu? Büyük laflar etmeyi bilmek marifet değil, edilen büyük lafların arkasında durmak marifet…

Herkes bedel öder, bazen bilir neyin bedeli olduğunu, bazen bilmez, bilmez bulamaz nedenini, bazen düşünmez, sabit fikirlidir… Doğrular herkeste bir değildir. Ama hayatta gerçek doğrular vardır herkesin doğru bildiği hiç şaşmayan doğrular…

Sözünün eri olacaksın mesela, büyük lokma yiyeceksin büyük konuşmayacaksın, insanların sırtına hançer olmayacaksın, yapamayacağın vaadlerde bulunmayacaksın, karşındakine kaldırabileceğinden fazla yük vermeyeceksin, yalan söylemeyeceksin, kendin öfkenin arkasına saklanıp sinirini bahne edip başkasına sinirlendi diye çemkirmeyeceksin, namusu bileceksin, öyle iki bacak arasındakini değil, dil namusunu erdem edinceksin kendine, bunu yaparsan bacak arasındaki namusa gerek kalmaz zaten, kimsenin geleceği ile oynamayacaksın, yapamayacaksan ona bir yol çizmeyeceksin, hadi çizdin pişkinlik etmeyeceksin, bir elin hem düzü hem tersi olmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, riyakarlık yapmayacaksın… kimsenin zayıf yönünü kullanmayacaksın, sana verilenlerle böbürlenmeyeceksin, gurur duymakla bitarafının kalkmasını ayırt edeceksin, hata yapacaksın hatanı bileceksin, hatandan dönebileceksin, sana değer vermeyenlere değer vermeyip, sana değer verenlere – kendini açanlara – sana adananlara gurur yapmayacaksın, inat etmeyeceksin, kaçak olmayacaksın kaçak, affedeceksin, affedilmek isteyeceksin, hatalarının bedelini kimseye ödetmeyeceksin, yanlışa yanlış diyebileceksin kim olursa olsun, tavrını koyacaksın, evet doğrusun diyip kandırmayacaksın ya da geçiştirmeyeceksin…

…o kadar çok şey sayılır ki insanlık adına… herkesin doğru diyeceği şeyler bunlar biri yanlış diyorsa şaşarım o adamın aklına…

Doğrular böyle bir şey işte… Yanlışlar mı? Öyle çok ki insanın yaptığı yanlışlar, önemli olan doğruyu bulmaksa, bunu istemekse, yanlıştan dönmekse hiç birinin öenmi yok… ama hala yanlış devam edecekse o zaman yanlışı doğğruya çevirmeninde bir anlamı yok..

Böyle birinin kapısını çalmak, sağır birinin kapısını çalmak gibi.. çalarsın çalarsın bilirsin ki duymuyor o zaman kapıda kalakalırsın işte, bir ayağın gitmek ister, bir ayağın ya kapı açılırsa kendiliğinden diye beklemek ister. Hangisi doğru bilemezsin…
Başka dilde aşk… filmindeki gibi hiç kızmazsın kendine sağır biri var karşında diye… Seçimler güzeldir.. Arkasında durabildikten sonra, duramıyorsa insan o zaman kendine kızmalı..

Aşkta böyle bir şey işte…
Aşk kişiye göre, yaşanılana göre değişir. Ama bana göre aşk, karşılıklı olması gereken bir duygudur ilk önce. Ve karşılıklı bir aşk iki tarafında ortaklığında buluşmalıdır buluşmak zorundadır. Çünkü bir tek doğrusu vardır. İki kişi bir arada olmalıdır ve bunun pahasına ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır. Daha önce yapılan hiç bir şey gözardı edilmemelidir. Emekler boşa gitmemelidir. Sevgi de aşkta emektir.
Eğer böyle olmadıysa eğer biri bunlardan döndüyse kişi kendini de karşısındakini de kandırmamalıdır ben aşıktım diye ya da ben aşkı yaşadım senle diye… Üstelik çoook hiç dememelidir… Çünkü yaşadığı şey aşk değildir.Sadece aşk sanmıştır ve karşısındakinin hayatını mahfetmiştir. Bilse de bilmese de ömür boyu bunu yaşayacaktır… Bir mahfedişin bedellerini… İlahi adalet vardır çünkü…

Birde aşkın etkileri vardır. Dış etkileri, aşksızlığa neden olan etkiler… Aşıklara yapılan etkiler, bencillikler… Kutsallığın arkasına sığınmalar…Onlar allahın yüzüne bakmayıı bırakın öldüklerinde toprak almayacaktır onları… Asla gülmeyeceklerdir, ne zaman gülseler (ki gülerler herkese) hep canlarını yakacak şeyler yaşayacaklardır.

Birde ikili oynayan dış etkiler vardır. Sana ayrı diğer kişiye ayrı konuşurlar. Amaçları sadece kendilerini iyi göstermektir. Hatta daha önce buna benzerlikler yaşanmıştır ama bi taraf hala dersini almamıştır…

Aşk bitince mahfedilişliğin ardından bir boşluk sarar önce…Med-cezir yaşanır… Bir öyle bir böyle düşünmeler, sonra gerçekler çarpar tokat gibi yüzüne… DAAANNN diye bir gong sesi çınlar beyninde kulaklarında.. Farkındalığı yaşarsın… Farkındalık, en güzel anlama biçimidir… Sonra bi sallantıya döner med-cezir… sonra yeni kabına sığmaya çalışmanın hareketliliği… Sonra bakarsın ben ne yapıyorum diye?
Bir iğne batırırsın kendine… Canın yanar… Dönersin özüne.. Öz… Sen bildiğin sen, dilinle söylediğin, anlattığın sensindir, doğru insanlarda bu dilde de icraatta da böyledir. Dili başka icraati başkaysa iğne daha az acıtır canını… Şanslı mısın bilemezsin canın az acıdığı için… Hareketliliğin durulur, nasıl yaşıyorsan öyle yaşamaya dönersin… Biraz daha uykusuz, biraz daha az yiyerek, çalışarak, konuşarak, ağlayarak, gülerek… Ama aslında senin yapmayacağın şeyleri yapmaktan vazgeçersin kirletmezsin kendini…

Aşk bitti diye üzülürsün, aşkı da aşkınıda yaşamak güzeldir çünkü senin için. Aşkı istersin yeniden ama inanmazsın artık, güvenmezsin, sarılmazsın aşka, o en güzel duyguyuda yaralamıştır sırtına hançeri sokup çevirenler… Sadece kendilerinden değil, inandığı her şeyden mahrum etmiştir…

ve hala uyur… uyur… uyur… gözleri açık uyur… Rahat uyur… huzurlu uyur… Çünkü duymaz evreni, sağırdır… ve sağırların kapısı çalınmaz… Ya kapıda beklersin açılır belki diye, ya da kabuğuna çekilirsin…

hava ışıyor, deniz çarşaf gibi, martıların sesi geliyor ama görünmüyorlar.. denizi seviyorum, hep seveceğim, seni sevmekten vazgeçmeyeceğim dediysem bir kere, deniz beni sevmekten vazgeçene kadar sözümde dururum ben…

Gül Çetin

Etiketler:

Yorumlar
  1. yıldız dedi ki:

    çok uzundu okumadım.. :)