Bekle
bekle
her ölüm
sayısız küskünler bırakır ardında
ve her küskün
yeni kurbanlar arar suçlayacak
küflenip çürüyeceğini bilsen de sevdaların
sakın vazgeçme hesapsızca sevmekten
ki yanılsan bile her defasında yine yeniden
yaşanılan onca güzelliğin
t/adı aşktır…
bekle
bulutların sarmaladığı dağlar arasından
çatal dilli bir yılan edasıyla inceden kıvrılan
maviş ırmaklar gibi aksa da hayatlarımız
ve kavuşmaz yakalarımızın kasıntılı öznelerine
rest çekipte bağırıyorsak meydanlarda
kan ter içinde ve kırgınız vesselam…
bekle
umutsuzluk ölüme yoldaştır çünkü
avutma kendini öyle
elleri göğüse düğümlemek çaresizliktir elbet
hiç dönmeyecek olsa da meçhule gidenler
yalın el ve yalın ayak
gözlerinde biriken yaşlar tuz kokar…
bekle
ki yokluk intihara meylederken yaralı gönülleri
yıkıntılar altında kalmış ol yusuf gibi beklemelisin
bir yardım eli uzanır taaa ötelerden
kardeş kokulu güllere emsal
boğulur belki de yedikat yeraltları
ve utanmaz yer/yüzümüzün yırtılan şafakları…
2012/
Alpaslan Akdağ
Henüz yorum yapılmamış.