BİR GURBETÇİNİN DİLİNDEN
Senden ayrılmak o kadar zor ki
Ellerim uzanmıyor son kez.
Veda bile edemiyorum,
Her yerim titriyor üşüyorum,
İçim parçalanıyor gidemiyorum.
Toprağına son kez tutunuyorum
Beni al dercesine çaresiz
Fakat o ellerini geri çekiyor
Doya doya veda edemiyorum
Gözüm uçakta gönlüm sende
Ayağımın biri gidiyor biri dönüşte.
Gözlerimin çukurlarına su dolmuş
Birden patlayıveriyor habersizce
Fışkırıyor delice durmaksızın
Akıyor akıyor akıyor…
Durmak bilmiyor bir türlü
Belli ki o da çok üzgün
O da ağlıyor bana , benim gibilere
Fakat ne çare hayat böyle
Bir ekmek mi bir ekmek mi
Bunu yaptıran bana???
Beni kollarından fırlatıp atan sebep
Ey acımasız ey zalim toprak
Beni vur, beni öldür, beni yağmala
Beni yak, beni kavur, beni kül et
Ama bana bunu yapma sakın
O sıcacık kollarından mahrum etme
Şu ağlayan gözlere bak
Giden mutsuz, kalan umutsuz
Onları düşün beni düşünmezsen
Vatan hasretini düşün
Cennet ülkeme bir bak
Bensiz ne yapar yapayalnız
Ben olmadan nasıl yeşerir yapraklar
Nasıl güneş daha güzel gülümser
Bana üzüntüsünden solmaz mı yaprak
Açar mı hiç çiçek renk renk
Duysana beni zalim ayrılık
Benim için değil diyorum
Ülkem için yarınım için
Geleceğin umutları için
Artık senden isteğim yoktur
Bu benim ilk arzumdu
Son da olacak
Eğer dileğim olmazsa ki
Türk evladı Türküm diye
Nasıl övünecek
Gidip el kapısına kul mu olacak
Tuvalet temizleyip meslek mi bulacak
Bir parça ekmek için hasret mi çekecek
Artık dur de dur de bu özleme.
Henüz yorum yapılmamış.