DELİ DELİ
Nasıl bir teşbih yapmalı ki anlatmalı seni, sana olanı cümle aleme? Neyden dem vurmalı, neyi misal almalı, hangi çiçeğin adıyla sana seslenmeli ki senin makamın tellakki edilsin tüm beşer tarafından? Korkarım ki tükenir kelimeler kalkışırsam böyle bir betimlemeyi yazmaya. Kimselere tek kelam edecek söz bırakmam. Ne kadar tatlı, güzel, mis kokulu, al benili, rengarenk kelime varsa doldururum heybeme de çıkarım elden alemden uzak bir tepeye; hem o seni kıskanan güneşin batışını izler hem de dökerim onca sözü senceleyin temiz bir tomar kağıda. Belki aç belki susuz, sen çıkıp gelip “yeter ey sevgili, bildi tüm cihan bizi, senin bana olan sevgini!” diyene kadar dur durak bilmeden yazarım.
Bana deli diyecekler belki de, ya da Mecnun’a denk tutacaklar anlatırken. Bırak desinler ey ömrüm, bırak da öyle bilsinler, Leyla sen olduktan, Şirin sen olduktan sonra Mecnun da olunur Ferhat da. Hem sevdalığın şanındandır bu lakap. Akıl başta kalınca nasıl sevsin ki insan? Sevdin mi deli deli seveceksin. Allah’ın müsaade ettiği yere kadar hudut koymaksızın, bir delinin cesareti, gözü pekliğiyle seveceksin. Akıllı adam işi değil zaten aşık olmak dediğin. Bak kirlenmiş dünyanın modern akıllılarına. Her üç güne bir aşık ilan edip kendilerini hem aşkı utandırırlar kendinden, hem de sadece kendilerini kandırırlar. Evlilik derler aşkı öldüren. Şimdi ki zamanın riyakarlık türküsünün nakaratıdır bu lakırdı. O yüzüklerdir ki parmaklara değil esas ruha takılır, pranga niyetine. Deli sevmenin böyle prangaya ihtiyacı vardır ki o delilik içe hapsolsun bir tek kendin gibi kelepçeliyle bölüşesin. İçin için yanan ateş söner mi hiç? Aşkın mahkumu olmaktan korkulur mu hiç? Bırak oyalansın akıllılar dünyanın binbir türlü fani meşgalesiyle, sen tak kelepçeni ruhuna, koy aklını bir kenara da deli deli sevelim biz.
KEMAL OKUMUŞ (KO)
Henüz yorum yapılmamış.