Destan-ı Kamil
Ayazı unutmuş gibi yiğidim
Unutmuş gibi katleden gurbeti
Zamanı durdurmuş gibi mehmedim
Durdurmuş gibi fışkıran ateşi
Gelibolu önlerinde bekliyor
Ecel kuşu iman dinlemiyordu
Gelinler gitme diye haykırıyor
Mehmedim elveda diyemiyordu
Bu nasıl bir çaresizlikti böyle
Daha on yedisindeydi cephede
Bu nasıl bir felaketti ey rabbim
Gök karanlıktı yerde bir zelzele
Namusu, şerefiydi göz dikilen
Ay yıldızlı bayrağıydı eriyen
Yokluk onu durduramazdı artık
Koca destan vardı onu bekleyen
Son kez el sallayacaktı köyüne
Veda zamanı gelmişti sevdiğine
Anası hiç ağlamıyordu ama
Kordu aniden düşen yüreğine
Ardı ardına patlıyordu toplar
Barut kokusu hükmünü sarsmıyor
Dağılmıştı uzuvlar dört bir yana
Kalanlar Allah diye haykırıyor
Karanlıktı her taraf kapkaranlık
Rüzgar sessiz, yemek yoktu akşamlık
Su dolmuştu çarıkların içine
Çanakkale kefensiz bir mezarlık
Güneş de küsmüştü Gelibolu’ya
Dayanmıştı kahpe ayaz kapıya
Ateş ile kar tanışa dururken
Toprak boyanmıştı kızıl altına
O gece semada bir hüzün vardı
Bin melek dua edip ağlıyordu
Gökten bir kandil iniyordu yere
O gece Hz.Muhammed’de oradaydı
Hırçın dalgalar da dile gelmişti
Gemiler böyle boğaz görmemişti
Çanakkale Boğazı şaha kalkmış
İstanbul’da bu dertle inlemişti
Boğazın hasta adamı düşermiş
Çanakkale’yi geçmekte ne varmış
Fakir düşmüş zaten Türkün erleri
Alt tarafı küçücük bir boğazmış
Çıldırmış olmalı bu Avrupalı
Kim yıkabilir ki koca çınarı
Varsa namlusunda takılıı imanı
Bir ölürse bin doğar Türk evladı
Yiğitler dergahı ey Gelibolu
Ne olur sana göz dikenin sonu
Mevzinde bekler bak Kınalı Ali
Seyide emanetti Anadolu
Bir sessizlik vardı Çanakkale’de
Mehmedim kapanmıştı seccadeye
Kur’an sesiydi okşayan kalpleri
Son namazdı bu varmadan ecele
Kırmızı güller açmıştı sonunda
Cennet kokusuydu Gelibolu’da
Nur inmiş mehmedimin simasına
Canlar feda bu vatan sevdasına
Zafer yazılmıştı altın harflerle
Şahit olmamış alem bu sahneye
Bir daha anlamıştı Avrupalı
Dinle Dostum! Geçilmez Çanakkale
Henüz yorum yapılmamış.