Doğum Günü
Biliyorum, bugün doğum günün.
İçimden gelmiyor hiç; iyi ki doğdun demek.
Artık istemiyorum; eskisi gibi sevmek.
Aylar geçti üzerinden; beni öldürdüğün günün.
Biliyorum, bugün doğum günün.
Oysa bugünü beklemiştim; dirilmek için ben.
Belki tutarsın diye, ellerimden sen.
Sense, buldun birini, değil mi? Daha kırkım çıkmadan.
Biliyorum, yine çiçekler gelecek, birilerinden sana;
Belki sevineceksin, belki de üzüleceksin.
Bilmem, belki de üzülürsün saygın varsa bana.
Evet! Çiçekler gelecek demiştim;
İki günlük ömrü olan çiçekler;
Sevdamı, iki günlük, eden çiçekler…
Gelsinler bakalım bu sefer ne olacak?
Onlar geledursun, ben yükümü taşıyayım;
Hani anılarımızla bırakıp gittiğin İstanbul’u;
İşte o İstanbul’u, sırtımda taşıyayım.
Evet! İstanbul dedim;
O kaldırımlarında yürüdüğümüz İstanbul;
Hani ayak izlerin kalmıştı ya İstanbul’un sırtında;
İşte o İstanbul, benim sırtımda.
İstanbul’un sırtında senin ayak izlerin
Senin yokluğunda yağmurlar yağdı İstanbul’un sırtına;
Karlar yağdı eridi, güneş doğdu battı, mevsimler geçti.
Bilmem nedendir? Hiç gitmedi ayak izlerin.
Sabırla bekliyorum; mevsimler yine geçecek.
Biliyorum, sonbahar yine gelecek.
Sonbaharla birlikte, senden çekip gideceğim.
Biliyorum, bugün doğum günün.
Sen, doğum gününü kutlayadur;
Sana ardı sıra çiçekler gelsin.
Gelsinler bakalım bu sefer ne olacak?
Bense, çiçekleri solduran sonbaharla gideceğim…
Henüz yorum yapılmamış.