Düşkünler
‘can
acıyıp incindiğinde
anlayabilir ötekini’
incinmenin acıtan seyrinde
ayrı dillerde konuşsa da
dil yarası
gönül acısı
diş ağrısı
birbirini aynalar herkeste
bana acıyorsun
acı seyir defterim
bende kanıyorsun
kayıp dünyamdaki
kaybolan izim
kana kana
yudumla sefilliğimi
ben zaten sendeki dolaşımın son çehresiyim
ben bana-sen sana
bu dünyada
kendimize yettiğimiz kadarıyla
yaşıyoruz
beni anla
daha fukara
kararmış aşk sokaklarında
kırık bir aşk kirli bir dokunuş
kaldı elimizde
hikayemiz
bir yol türküsünde
göğün mavi girift sinesinde
ağır ağır
sönmekte olan bir ateştir
iki kuruşluk bir aşka
kurban gittim
deme bana
zamanın seyir defterinde
arkasından kınadıklarımız
yüzüne karşı kıvrandıklarımız
lülesinden akar düşkünlüğümüzün
düştekine düştük
aş’takine düştük
ben derdime
sen derdine
düştük düştük düştük
yarın’da
bugünümüz için düş olacağız
belki bir anının yırtık sayfasında
nesil geçip giderken üstümüzden
düşkünlüğümüze düşecek yeniden
bir tanem
anladım ki
düşkünlüğümde sana ihtiyacım var
düşkünlüğünde birine…
Henüz yorum yapılmamış.