En Güzel Mevlana Sözleri
· Yeryüzü ile dağda Aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
· Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır. Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
· Bal çanağının ağzı kapalı. Sen ise, üstünü, yanını yalayıp duruyorsun. Çanağı yere çal,
· İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır.
· Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz?
· O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur.
· Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir.
· Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez.
· Hırsızlara, kötülere, alçaklara acımak, zayıfları kırıp geçirmektir.
· Aşk , davaya benzer. Cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
· Tohum yerde gizlenir de, o gizlenmesi bağın, bahçenin yeşermesine sebep olur.
· Yazı yazılırken eli görmeyen kişi, yazı kalemin oynamasıyla yazılıyor sanır.
· Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
· Firavun, yüzbinlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi.
· Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
· Aynanın berraklığını yüzüne karşı söylersen, ayna hemen buğulanır, seni göstermez olur.
· Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa.
· Aklın deveciye benzer, sense devesin. Aklın seni ram eder, ister istemez dilediği yere çeker götürür.
· Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir.
· Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de.
· Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.
· Yoksul, cömertliğin aynasıdır.
· Peygamberler insanları Allah’a ulaştırmak için gelmişlerdir. İnsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleşmişse kimi kime ulaştıracaklar?
· Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür. Düşünenlerin
düşündürdükleri…
· Sabır, genişliğin anahtarıdır.
· Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur.
· Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir
· Somuna benzer bir şey düzsen, emdin mi, şeker gelir ondan, ekmek tadı değil.
· Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir.
· Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel katıktır.
· Ay, yıldızlardan utanır ama yine de cömertliği yüzünden yıldızların arasında bulunur.
· İnanan, inananın aynasıdır.
· Sen şekillerde kalırsan puta tapıyorsun demektir. Her şeyin şeklini bırak, manasına bak
· Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir.
· Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hint’li olsun, ister Türk, ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.
· Yokluk, varlığın aynasıdır.
· Kibir kokusu, hırs kokusu, tamah kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar.
· Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?
· Dosttan, yakınlardan gelen bir cefa, düşmanın üçyüzbin cefasına bedeldir.
. Bal yiyen arısından gocunmaz..
· Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o.
· Başın ırmağın suyuna daldı mı, suyun rengini nasıl görebilirsin?
· Davud’un elinde mum oluyor, senin elindeyse mum, demire dönüyor.
· Sabır, insanı maksadına en tez ulaştıran kılavuzdur.
· Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var.
· Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek.
· İkiyüz batman bala, bir okka sirke döksen, balın içinde erir, gider. Balı tattın mı sirkenin tadını bulamazsın fakat tartarsan bir okka fazla gelir. Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır.
· Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın.
· Denizden bile yerine su koymadan devamlı su alsan, bu işin denizleri çöle çevirir.
· Sen, yerdeki yeşillik gibisin, ayağın bağlı. Bir yel esti mi, tam inanca ulaşmadan başını sallarsın.
· Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir. Öyle lokma ne bağıştır ne cömertlik.
· Sözün eğri olsa da, anlamı doğru bulunsa, sözdeki o eğrilik, Tanrı’ya makbuldür.
· İçen akıllıysa, aklının parlaklığı daha da artar, fakat kötü huyluysa daha beter olur. Ama halkın çoğu kötü olduğundan, beğenilmez huylara sahip bulunduğundan, içki herkese haram edilmiştir.
· Eşeğin ardını öpmekte bir tat, tuz yoktur. Faydasız yere, sakalını, bıyığını kokutur.
· Pirlik, saçın sakalın ağarması ile elde edilmez. İblisten daha ihtiyar kim var?
· Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
· Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider.
· Öküz, ansızın Bağdat’a gelir, şehri bir baştan öte gezip, dolaşır. Bütün o zevki, hoşluğu, tadı, tuzu görmez de göre göre karpuz kabuğunu görür.
· Hani bir hayvan vardır, porsuktur adı. Dayak yedikçe semirir, büyür, köteği yedikçe daha iyileşir, sopa vuruldukça semirir, insan da gerçekte porsuktur, çünkü o da dert, mihnet sopasıyla büyür, semizleşir.
· Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur.
· Ölülerle savaşıp gazilik elde edilmez.
· Hoş, güzel ömür, yakınlık aleminde can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
· Kin, sapıklığın da aslıdır, kafirliğin de.
· Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.
· İnciyi sedefin içinde ara, hüneri de sanat ehlinden iste.
· İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır.
· Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır.
· Hiç ay, yeryüzünde ev sahibi olur mu?
· Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir.
· Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç?
· Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra güzelim akıl, fikir, ayırt ediş varlığına geldin.
· Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
· Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da.
· Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç?
· Padişah, töhmet altına alınanı Karun’a çevirir. Artık suçsuzu ne hale kor, onu sen düşün.
· Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
· Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı’yı görmüş olur.
· Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur.
· Göz olgunlaştı mı, temeli, özü görür. Ama kişi şaşı oldu mu parça buçuğu görür ancak.
· Sınama, deneme yolunda bilgi, tam inançtan aşağıdır, zindansa yukarı.
· Can, doğan kuşuna benzer, beden ona bir tuzak
Henüz yorum yapılmamış.