Hasretim
Laçka bir yazın kurak yalnızlığında üşüyorum
Kalabalık sokakların sensizliği kanıyor içimde
Kimsen sen değil
Herkes sanki biz
Gözlerinde beni gördüğüm her an
Kaçırırdın gözlerini bir aşktan kaçar gibi
Yanaklarındaki iki akşam güneşiyle
Susarak söylerdin
Söyleyemediklerini
Şimdi
Çığlık atıyor susmalarım sensizliğe
Niyetli bir çocuk gibi susuyorum sana
Nafile
Kaç akşam geçti gelmedin
Bozamadım sensizliğin orucunu
Nedenlere soruyorum suretinin eksikliğini
Çıkar yollarını çıkmaz sokaklarımda arıyorum
Terk edilmiş bir meyhanede
Boş bardaklar kaldırıyorum şerefimize
Kana kana sensizlik içiyorum
Andan ana yokluğunda ölüyorum
Sensiz geçen geçmiş geçmiyor
Geleceğe mazi oluyor yokluğun
Ben
O yokluğun var olma yolcusuyum
Karanlığa giden bir trenin
En yıkık vagonundayım
Yenildim kalbimdeki depremlere
Tozlu acılara bıraktım hayallerimi
Enkazların kimsesiz odalarında
Aldığım her nefesin son noktasından
Seni bıraktım hıçkırıklarımın koynuna
Artık
Toprağın kabullenmediği kadar canlı
Hayattan kovulmuş kadar ölüyüm
Arafın izdüşümünde bir canlı cesedim
Her an ölerek yaşamaktan
Yaşamaya hasretim
Doğmayacak kızımızın okşayamıyacağım saçlarına hasretim
Annene annem diyemiyeceğim günlere hasretim
Olmayacak evimizin sen kokan eşyalarına hasretim
Sana hasretim…
Bize hasretim…
Ölmeye hasretim…
Kazım Musa Sekmen
Henüz yorum yapılmamış.