İstanbul’da Akşam Hüznü..
Anlatamam derdimi kimseye
Başka dertler yıkar başka sızılar düşer
Uzanır gözlerim sahil yoluna
Bir dost durur yanıbaşımda
Vurur yüreğim üzre
Taşlara ellerini koymuş sıcacık bir el gibi dalgalar.
Çıkar gece içimden
Bakışlarım parlak mehtap olur
Dalgalar üzerinde mor bir kayık
İçinde arkadaşları
Yalpalar rüzgar boyu
İçinde sakalları uzamış Salih durur.
Ben martılara bakarım
Martılar yeryüzüne
Bir gemi savrulur içimden bembeyaz
Ağlar Kızkulesi
Görmez kimsecikler
Boğaza şavkı vurur.
Döner içime sıcacık bir nefes gibi poyraz
Okşar yüzümü
Kıskanır bilirim akşamüzeri kırlangıçlar
Haremde kapalı bir oda gibi
Ateşe düşen gül gibi
Maviye boyanan dalgalar gibi
Isıtır gökyüzünü.
Uzaktan akar gözlerime moda, Kadıköy,esrarını yitirmiş salacak
Bir çırpıda hüzzam olur vaniköy
Giyinirim üstüme son kalan geceyi
Tatlı bir hüzün konar dallarına yaşlı servinin
Güvercinlerin yarışı düşer aklıma
Bir yanım zincirli kuyu/Bir yanım Karacaahmet
Sessiz bir çığlık gibi
Takarım boynuma zümrütten korkuyu..
İbrahim Zarifoğlu
Henüz yorum yapılmamış.