Mahşer-i Aşk
yüreklerde sessizce büyüyen acılar gibi
zamana kök salıyor ölüm çiçeği
bilmez miyim çokça dövecek yüreğimi
bin yıl sürecek bu ölüm merasimi
unutmak en büyük armağanken insana
ben unutmamaya yeminli
yüreğini senle gömmüş bir deli
hala saklı duruyor ayrılığın hayali
sen yollara dökülen yağmurlar misali
ben yavaş yavaş yok olan ayak izleri
bir de gökleri saran alevler var ki
o sadece zamansız bir ölümün eseri
topraklar öylesine atılıyor ki
sanki bedenime inen kırbaç darbeleri
ben yüreğinde bir aşkın ölüsünü taşıyan serseri
sen ölümün rüzgarında çırpınan okyanuslar güzeli
gittikçe büyüyor özleminin ülkesi
çünkü ben büyük bir şefkatle seviyorum seni
mahşer-i aşk yüreğimin tek dileği
yaşamın kıyısında bekliyorum o son günkü gibi…
İsa Yılmaz
Henüz yorum yapılmamış.