Ölümsüz Aşklar
Sen bir nehrin koynunda,
Ben gecenin serin soluğunda
Salkım söğütlerde sabah yelinde
Titreyen bir çiy tanesi.
Ve sana düştüm
Bir yaprağın ucundan…
Sürüklendik koyun koyuna
Ve ayrıldık seninle o nehirden.
Hayat verdik,
Güllerin beyazına, alına.
Ve koparıldık dalımızdan,
Aşkla çarpan yüreklerle
Sunulduk çağımızın
Yusuf ile Züleyha’sına.
Ve yürüdüler tabiatın
Sırdaş kuytularına doğru…
Nereden bilsinler?
Zalimce kurulmuş tuzakları
Ve vuruldular
Törelerin hain kurşunları ile.
Sıkı sıkıya tutuşan iki el
Ve bizler onlardan da sıkı
Sarıldık birbirimize.
Ve kuruyup düştük o tenhada
Sahipsiz,
Yarı gömülmüş
İki sevgilinin avuçlarında.
Güç kattık toprağa
Ve gül olduk fışkırdık,
Güneş’in doğduğu yere doğru
Beyaz’ı,
Al’ıyla açıldık yeniden.
Nice ayazlara yenik düştük
Ve her bahar tekrar açıldık,
Buz kesen kara kışlara inat.
Artık orada yatanlar bedenlerimiz,
Açıp, solan renkler ruhlarımızdı.
Ve her hırçın rüzgârın vuruşunda
Dal salladık,
Yaprak çırptık
Güçlü bir Şahin misali.
Ve ölümsüz aşkların
Sembolüydük artık,
Tabiatın tenha bir kuytusunda…
17 / 09 / 2011
Şahin Karaman
Henüz yorum yapılmamış.