Şair’ül İslam Yunus Kokan – Vecizeler 2
201) Empatiyi terk eden insanlığını kaybeder.
202) Ey nefsim! Sen bilmediğinin âlimi; Bildiğinin cahilisin; Tevâzuyla insan olur,
kibirle yok olursun.
203) Biz önce Müslüman’ız, Sonra Türk’üz. Biz önce Müslüman’ız, Sonra Kürt’üz. Biz önce Müslüman’ız, Sonra Arab’ız, Fars’ız, Çerkez’iz, Laz’ız…
204) Aşk; gül demek, bülbül demek, bülbüldeki vefâ demek.
205) Azaplara atar, bil! Hikmetsiz konuşan dil.
206) İnsan ölümsüz değil, sen Hakk önünde eğil.
207) Ey nefis! Tetiği çeken sensin, sonra da kader mahkumuyum dersin. İyilik gelse başına hepsi benimdir dersin, su-i ihtiyarından gelen bir kötülüğü, sahiplenmez; kaderindir dersin.
208) Bil ey nefsim! İyilik onu emreden külli irade sahibinin; kötülük O’na isyan eden bedbaht nefsinin.
209) Ey nefis! Gel etme gurur! İbadettedir asıl onur. Kulûb bulur, Zikrullah ile huzur.
210) Resûl’den aldım hilim, Rabbim verdi ilim. Kesilsem dilim dilim, yine de Hakk der dilim.
211) Bak şimdi şu diline! O Rahman’dan hediye. Tercüman latifene, mûcize-i azîme…
212) Bırakmalı günahta inadı, helal lokmadadır nimetin tadı.
213) İster piyango desinler, ister loto, ister ganyan. Hepsi kumardır, bilsin bunu oynayan!
214) Nasıl oynar Müslüman kumar, haram lokmadan ne umar?
215) Özgürlüğe ölüm, kuşa bir kafes. Kim bilir, ne zaman verilecek son nefes? Zannetme hayattan gaye, sadece heves! Kâlû Belâ’yı nasıl unuttun, ey ruh, sana pes!
216) Uyan artık gafletten, ölüm ansızın gelecek! Sanma herkes de seninle bir gelecek.
217) Geldin bir damla su ile, gidişin bir tohum ile; bu kibir gurur ne diye?
218) Ölüm haktır, kaçış yoktur. Her nefis tadacaktır, ruh bedenden çıkacaktır.
219) Gördüm vefat var bir evde, Ağlıyorlar dört bir yerde. Göz yaşları dönmüş sele, sanki gidişi nereye?
220) Öleceğim bir gün ben de, ağlamayın hiçbir yerde! Düğünümdür, düğünümdür! Sevgili’ye dönüşümdür.
221) Aynı adama baktılar, farklı adlar taktılar. Şâir denen aynada, onlar kendilerine baktılar.
222) İman bir nur olur, kiminde kibrit olur. İman bir nur olur, kiminde şems olur.
223) İlim başta taşınan elmastan bir yüktür, insan yükü nispetinde ihtiyatlı yürür.
224) Dersin: “Ne kadar söylesem az.” Bil ki kelamdaki i’cazdandır icaz.
225) Ebrehe’nin filinden, hak korudu şerrinden. Yüz çevirme beytinden, o gönül evinden.
226) Çok kandıran, hep aldatan; dünya yalan, var mı alan?
227) Geçer zaman, deme aman! Olma pişman, oku Kur’an!
228) Bil ki bir an, ömür bu an; zıddı yalan, zıddı yalan.
229) Dolam dolam, kalbi sokan; yalan yılan, olur ayan.
230) Özünle yan, sözünle an! O’na dayan, aşka uyan!
231) Kalbini Rahman’a teslim eyledi. Evirdi, çevirdi; dile getirdi.
232) Bu aşk her zerremi Şems eyledi; kül etti, gül etti, mecnun eyledi.
233) Aşkına düşenler bayram eyledi. Yûnus bu aşka, hayran eyledi.
234) Bir hiç iken var eden, Sen’sin beni halk eden. Sen’den gayrı kimim var, Sen’den gayrı kimdir yâr?
235) Sen’sin dil, dudak veren; Sen’sin el, ayak veren. Sen’den gayrı kimim var, Sen’den gayrı kimdir yâr?
236) Andığım, yandığım; hecemsin, dizemsin. Beyitim, şiirim; her şeyim Sen’sin, her şeyim Allah.
237) Amele güvenmem, cenneti düşlemem. Aşkımdır sermayem, sevgindir himayem.
238) Sadır oldu, satır oldu; Rabbim sevdan, bana doldu.
239) Seherlerde er eyledi, zikrine nefer eyledi. Bak, bu sevda ne eyledi!
240) Her verdiğin sümbüldür, Yûnus aşkınla bülbüldür. Sen’den bana gelen güldür; ister öldür, İster güldür. Ölüm benim düğünümdür.
241) Tek Sevgili, en Sevgili, ne güzelsin Sen Sevgili! En güzelsin Sen Sevgili.
242) Şol kalbim lütfunla sezer, mazlumun dilinde gezer, zalimleri tümden ezer, bu sözler dünyayı gezer.
243) Bülbül etti, söylettirdi; aşkın beni, benden etti. İlim etti, hilim etti; aşkın beni benden etti. Özüm etti, sözüm etti; aşkın beni, benden etti. Fikir etti, zikir etti; aşkın beni, benden etti. Kitap etti, hitap etti; aşkın beni, benden etti.
244) Kırık kalbimde, bin şiir yeşerdi. Rabbim bir zerre muhabbetin, ebeden yeterdi.
245) Kalbim geldi dile, seslendi âleme. Deftere kaleme, hacet ne diye?
246) Elden ele kitabımız, dilden dile hitabımız. Gönülden gönüledir, aşk denen ikramımız.
247) Satırlardan sadırlara, sadırlardan asıllara, asıllardan asırlara, aşk denen ikramımız.
248) Arzı kaplar bu davamız, Arş’a çıkar niyazımız, gül kokulu yazımız, aşk denen ikramımız.
249) Yaram var derinde, aşk Allah’ın evinde. Derman yok derdime; Sen’den gayrı, Sen’den gayrı.
250) Bir hece var dilimde, bedenimin başkentinde. Duyan yok sesimi, Sen’den gayrı, Sen’den gayrı.
251) Kanlı yaş var gözümde, Sen’sin tek yâr özümde. Sevemem hiçbir şeyi; Sen’den gayrı, Sen’den gayrı.
252) Ruhumun derinliğinde, kalbimin zirvesinde, Yûnus’un benliğinde; sarmaşık aşk, sarmaşık aşk…
253) Muhabbetin illerinde, tasavvufun başkentinde, Yûnus’un benliğinde; sarmaşık aşk, sarmaşık aşk…
254) Ağlayan gözlerimde, gül kokan sözlerimde, Yûnus’un benliğinde; sarmaşık aşk, sarmaşık aşk…
255) Dua dua kanat çırpar, kuşlar Hakk deyu uçar; lâ maşuka illallah.
256) “Hu!” deyu aşka eser, rüzgâr emrinde nefer; lâ maşuka illallah.
257) Ağaçlar çiçek açar, yaprağıyla el açar; lâ maşuka illallah.
258) Zerre döner, dünya döner, aşkınla âlemler döner; lâ maşuka illallah.
259) Sen güzelsin, ne güzelsin; lâ maşuka illallah. Sen güzelsin, en güzelsin; lâ maşuka illallah.
260) Ateşten korkmam, korkum Sen’den; Sevgili! Sevgili! Sevgini ver Sevgili!
261) Cenneti istemem, huriyi neyleyem? Sevgili! Sevgili! Sevgini ver Sevgili!
262) Ne baldan ırmaklar, ne sütten ırmaklar; Sevgili! Sevgili! Sevgini ver Sevgili!
263) Seyyah aşkınla deli, neylesin yemişleri? Sevgili! Sevgili! Sevgini ver Sevgili!
264) Pınarlardan bana ne? Ağaçlardan bana ne? Sevgili! Sevgili! Sevgini ver Sevgili!
265) Ne hayaldir ne emel; makamlar ve mevkiler. Sevgili! Sevgili! Sevgini ver Sevgili!
266) Dost Dost’undan, hiç olur mu ayrı? Ey Rabbim, dost yoktur Sen’den gayrı!
267) Yol gözlerim, hep özlerim, hak sözlerim. Bak gözlerim, şol meleği ara!
268) Kömür içinde elmas gibidir her veli, insanlar içinde binler hikmetle gizli; hor görünür, gülünür sanılır bir deli.
269) İhlas ile sıradan ameller olur ibadet, ihlassız ibadet dahi olur helaket.
270) Ümit kesme Rabbinden! Yüz çevir, kesretten! Tövbe eyle, yürekten! Son nefese ermeden, ölüm sana gelmeden.
271) Aşkın ile ağlıyorum, su olmuşum çağlıyorum, yalnız Sana çağırıyorum, varlığınla gurur duyuyorum.
272) Hilim içindedir ilim.
273) Lütfunla günahlara kördüm, her şeyde Sen’i gördüm, âlimler içinde zalimler gördüm, şol hilim içinde ne büyük ilim gördüm.
274) Ulvi bir hizmet ile meşgul olanı, süfli bir hizmete davet, ne kadar eblehçe bir hareket!
275) Ömrüm güller içinde, güller gönlüm içinde, sırlar sırlar içinde, rüyaların içinde, cevabı bir niçinde.
276) Rabbim ne bildirdiysen hepsi doğru, ne olur uçur bizi Arş’a doğru.
277) Ey zalimler! Ey gafiller! Günahkâr gözlerinizle, gaflet dolu gönlünüzle, Allah’ı göremiyorsunuz diye, O’nu yok mu saydınız? Yoksa O’nu yok mu sandınız?
278) Ey Varlık! Gösterme Darlık!
279) Sen’den gayrı yoktur gerçek varlık, Rabbim gösterme ebeden darlık!
280) Bin ârif gördüm, hepsi suskundu. Bin cahil gördüm, susanı yoktu.
281) Ey reformistler ve ey mealistler! Şunu iyi biliniz: Biz ki ehl-i sünnetiz, hakikati tasdik ve teyit idrakı tahsin ve tecdittir vazifemiz.
282) Müctehidin gayesi odur, olur marziyat-ı ilahi. Mübtedi’nin gayesi odur, olur marziyat-ı insani.
283) Kesretten arındım, sevginle barındım. Ben Sana adandım, kabul et Allah’ım!
284) Kelimeler söz olur, kimi zaman aş olur. Bir taş olur, bir ataş. Yüzde kaş olur, baktığın göz olur. Kor olur, köz olur, aktığın öz olur.
285) Tercihimiz baş olmak, benlikte yok olmak, gözlerde yaş olmak, aşk ile tok olmak, açlığa aş olmak, hedeften sapmayan dosdoğru ok olmak, müttakîne baş olmak.
286) Çağrımız Kur’an’a, akıl ermez durana. Selâm olsun duyana, bu davete uyana, Hakk adını anana, aşkımızla yanana.
287) Hakk âşığı hakikatın elidir, halk nazarında yalnız bir delidir, mum gibi erir, etrafına ışık verir.
288) Hastalık, sıkıntı, musibet olur günahlara kefaret, yahut olur terakkiye alamet. Yeter ki sen güzelce sabret!
289) Diplomayla âlim olunmaz. Para kazanmak için, ilim tahsil olunmaz.
290) Kur’anla dirileceğiz, sünneti bileceğiz. İlim ile hikmet ile, İslâm kokan güller ile, bülbül olup öteceğiz.
291) Rahmet-i Rahman şamil, ahkâm-ı Kur’an ile âmil, görür insan-ı kâmil.
292) Tasavvuf Allah’ı sevmek, Allah için sevmek, Allah için olmayan her ameli ve her sevgiyi Allah için terk etmektir.
293) İsraf etme zamanını, sen kalk kıl namazını! Hakk’tan dile amanını! Duyar O niyazını, ne hoş verir cevabını.
294) Siyasetle iştigal edenler de gerek elbet. Lakin bizim vazifemiz yalnızca diyanet.
295) Dersin: “Dua öner!” Elin başka söyler, dilin başka söyler. Dua sana n’eyler?
296) Yazmadım, yazdırıldı. İman için, İslâm için, gül kokan bülbüller için yüreklere kazdırıldı.
297) Ara dur, hilkatteki gayeyi bul! Hikmet budur, Hakk’a olmak güzel bir kul.
298) İmandır yüreklerin ferahı, kalmaz kimsede mazlumun ahı.
299) Terk edersen şol dünyada ihlası, görürsün ukbada gerçek iflası.
300) Ettin kendine yazık, günah ne kötü azık.
301) Hakk içindir insan aklı, vicdan ki her daim haklı.
302) Vahiy önce gelir ey akil! Yerinde kullanılmalı nakil.
303) Ey nefsim! Sükut et, abes konuşmayı kes! Rüzgâr ol, hikmet es! Bilemez bizi herkes.
304) Kulaklarda aşk dolu dizeler, dudaklarda aşk kokulu sözcükler. Birdman Father bu dünyayı n’eyler? Muhabbet-i Vedûd bize, ebeden yeter.
305) Şol Yûnus ki ham idi, Hakk ilham eyledi, kulluğa erdirdi, orada aşk önderdi.
306) Âşıklar aşk derler, Hakk deyu dönerler. Onlar bu yolda erler, “Kul ol da gel!” derler.
307) Hakk’tan gelen ferman, tüm dertlere derman.
308) Hakk’tan ilham geldi sadırıma, sadırımdan döküldü satırıma. Aşk dolu sineler hatırına, yazılanlar ikram insanlığa.
309) İman dolu yürek, sarsılmaz dağdır. İman aşk ile kıyamdadır. Âşık ölmedi, aranızdadır, sağdır.
310) Ölüm gelip çatmadan, kalbin son kez atmadan, dön kulluğa! Gel, eyle secde!
311) Yüzde gözdür, olur nur. İmandır gerçek onur.
312) Bir kez geldim dünyaya, âşık oldum Mevla’ya,. Yine gelsem dünyaya, sevdam yalnız Mevla’ya.
313) Haksızlık aksızlıktır, akılsızlıktır. Faniyi bakiye, nârı nura tercihtir, şüphesiz ki ahmaklıktır.
314) Marifetullah dediğin, Hakk’ı hakkıyla tanıyabilmek. İlmin güzelliğindendir, “Bilmiyorum.” diyebilmek.
315) Bilmediğini bilmek ilimdir.
316) Allah’ı zikreden asla görmez darlık, Rabbim Sen’den gayrı yoktur gerçek varlık.
317) Tebliğ için iman gerek, ilim gerek, irfan gerek, İlah’a adanmak gerek, Hakk adını anmak gerek, Rabb’e daim tapmak gerek, aşk ile kavrulmak gerek, yakmak için yanmak gerek.
318) Sussam fayda etmiyor, kelimeler yetmiyor, Rabbim Sen’den niyazım, nesl-i Kur’an muradım.
319) Tövbe alma söylemi ve eylemi kiliselerden edildi ithal, yerine iade edilmeli derhal.
320) Kur’an ile sünnetin arasını açmak ve sünneti yok saymak, olur kelime-i şehadetin iki cümlesinden birini yok saymak.
321) Ağlarım oldum mâ-i zemzem, çağlarım Hakk deyu her dem.
322) Seni bir ömür, secdeye götürmeyen iman, cennete nasıl götürsün? Uyan ey insan!
323) Abdalca yaşarım, engelleri aşarım, perdeleri açarım, su misali taşarım, mecnun deyu anılmayan, akılsız sanılmayan, veliye şaşarım.
324) İnsanlara acımayınız, insanları seviniz. Bu bizim meşrebimiz, eğer bilirseniz.
325) Şu dünya ki bir han, her anımız imtihan.
326) Ey nefsim! Yüreğine kin dikenleri dikmek yerine, muhabbet çiçekleri dik ki yüreğinden diline mis kokular süzülsün, dilinden sözlerine hikmetler dökülsün.
327) Gönüllerde kalanlar, gönül alanlar. Hakk dostu olanlar, Hakk’a adananlar.
328) İmansızlık beter eder, büyük nimet rükn-i kader. İman et, gitsin yeter! İman et, bitsin keder.
329) Üç günlük dünyaya kanan, Rabbi değil, nefsi anan, kendini ebedi sanan, odur nâr içinde yanan.
330) Hakikatı bulanlar mutludur, her daim umutludur. Okumak ne güzel bir tutkudur, bu tutkuda olanlar kutludur.
331) “Neden, niçin böyle?” deme! Sabret! Bak, gör tecelli edecek nice hikmet! İbretle seyret! Rabbine şükret!
332) İyilik eden o iyiliği unutmalı, iyilik edilen unutmamalı. Ama tüm iyilikleri Hakk’tan bilip, minneti yalnız O’na duymalı.
333) Beli rükûda eğdir, alnı secdeye değdir. Bu gerçek yükseliştir, aşka gerçek eriştir.
334) Dil ile ikrar, kalp ile tasdik, amel ile ilân, ihlâs ile i’lam budur kâmil iman.
335) Aşk ile geldim vecde, Rabb’e eyledim secde. Şol yükseliş arş, diye! Hakk adını an, diye!
336) Bilmeli bunu gafil, olmamalı cahil. İlmiyle âmil, insan-ı kâmil.
337) O bir eldi, güzel elçi, Resûl geldi, davet etti. Duyduk ve uyduk, Hakk’a kul olduk.
338) Ameldir ilme zabit, Rabbim eyledi âbid. Yeryüzü bize mescit, her zerrem oldu sacid.
339) Dize dize aşka çağır! Duysun bizi mümin bağır. Mazlumdan yükselen sabır, zalimi alçaltan kahır.
340) Kur’an ruh, sünnet göz olmalı. İşte o vakit hikmet olur söz, İslâm olur yüz ve iman olur öz.
341) Nuru nâr çeviriyor, nârı nur çeviriyor. Manzaralar geçiyor, insan dilediğini seçiyor.
342) Ey akıl! Düşün ve hikmete var! Ey arz! Müjde sana! Bahar var, haşir var. Ey ins! Hakikata ağ aç! Ey ağaç! Yaprak avuçların aç, şol duama ol taç!
343) Kalbim anıyor, kalem yazıyor, yaram kanıyor. Sürgündeyim, her bir zerrem aşkla yanıyor.
344) Bilmemeyi ilim bildim, bilmeyi cehalet. İlimden gelen enaniyet var ya işte odur asıl helaket.
345) Fazla dalma derin, hikmet denen okyanus. Ya dünya kokacak Yûnus, ya kokacak dünya Yûnus.
346) Bildim bileli ben beni, kaybetmişim kendimi, sanki bir ayyaş gibi. Yüreğim aşk süzeni, Allah diyor merkezi, Kur’an’dır rehberi.
347) Hak göründü gözümüze, davetimiz Rabbimize. Aşk yer etti özümüze, bal sürüldü sözümüze.
348) Olmak istiyorsan gönüllerde kalıcı, olmalısın sen her daim gönül alıcı.
349) Dünya ki uzun sanılan kısa yoldu. Günler doldu, güller soldu. Yeryüzü kabirle doldu.
350) Aptala malum meçhul olur, abdala meçhul malum olur. Hakk’ı anan hakkı bulur, bizimle olan bizim gibi olur.
351) Mümine yakışan, bir güler yüz ve bir tatlı söz. Budur imandan öz. Kibir denen illetse, olur taşıyana köz.
352) Gayrın kusurunu aramak, götürür gaflet ve dalalete. Nefsin kusurunu aramak, erdirir hikmet ve hidayete.
353) İster öldür beni, ister güldür beni. Aşkın ile döndür, ne olur Sen beni. Bildim bileli ben beni, söylerim deli deli: Sevgini ver Sevgili!
354) Sabret, gör! Bu sonuç sana özel, Allah yapar her şeyi en güzel.
355) Göz ver, yanarak bir başka! Öz er, anarak tek aşka!
356) Allah’tan başka yoktur hiçbir ilah, Resûl Kur’an’ı ne güzel eder izah, Melek-ül Mevt’i görünce gafil der: “Eyvah!”
357) Her nerede isen, Rabbi’nin yoluna dön, gel! İman eden yüreğe yoktur engel.
358) Ne bir dua, ne beddua, bir kelam-ı fukara: Rabbim! Her kim ne murad ediyorsa hakkımda, dergâh-ı ilahiden, ona iki katı ulaşa.
359) Yoksa eğer yüreğinde, hak adına hiçbir dava. Şeytan ve yardımcıları, alkış tutar böyle ava.
360) Hakk’a dönüktür özüm, O’nsuz sönüktür sözüm, dünyalıkta yoktur gözüm.
361) Dersin akl-ı beşerden ırak, insan olur önce çırak. Derim Hak Teâlâ dilerse, usta olur bir anda çırak.
362) Dillerden düşmeyen, aşk kokulu güldür. Günbegün ağlayan, vefalı bülbüldür. Ey Maşuk! Ne olur artık Gül, yüzümü güldür!
363) Dil getirir kelime-i şehadet, amel eder her dem ona muhalefet. Bu hâl eder delalet, yerleşmemiş o kalbe hidayet.
364) Aldığımız nefes emanet, verdiğimiz nefes inayet. Şu hayatta sahip olduğumuz an ne? Geçmiş olsun anne!
365) Bilsen ki karşındaki insan cahil, edersen onunla münakaşa, olursun sonunda gafil. Bir iken iki olur cahil.
366) Cahille münakaşa eder insanı gafil.
367) Sorsan herkes her şeyi biliyor! O hâlde bu gafilane söylemler ve cahilane eylemler, Allah aşkına nereden geliyor?
368) Mesleğimi yakamam, meşrebimi atamam. Dağları, taşları kırarım, yıkarım; bir kalbi kıramam, asla gönül yıkamam.
369) Yoktur Sen’den başka hiçbir ilah, ey Yaradan! Ne olur kurtar beni, şu ayrılık denen yaradan!
370) Fatiha ki taleb-i hidayet, Kur’an’dır bu duaya icabet.
371) Anne duası alan yolda kalmaz, baba bedduası alan iflah olmaz.
372) İmandan maksad önce hayâ. Hayâ eden yüzler benzer aya.
373) Ne o yan, ne bu yan, ne de şu han. Hedef cihan, nesl-i Kur’an.
374) Ey nefsim! Bilenden korkma! Bilmediğini bilenden korkma! Bildiğini bilmeyenden de korkma! Lakin bilmediğini bilmeyenden kork! Zira insanların en şerirleri onlardır.
375) Şiirleri aşka nazır, dizeleri sadra kazır. Yûnus vuslata muntazır.
376) Ağız yaydır, kelimeler ok. Yayından çıktı mı ok, artık geri dönüşü yok!
377) Atıldım bir meydan-ı imtihana, iki kapı açıldı bu hana. Tevazu kapısından girdi itaat ve taat, kibir kapısından çıktı isyan ve şenaat.
378) Ey nefsim! Sözlerime ey nefsim diye başlamam, tevazudan değildir bilesin. Zira sen emmaresin, daim tenkit edilmelisin, hakkın övgü değil, yergidir bilesin.
379) Yoktur hiçbir şeyde Sana secdedeki lezzet, ne olur Rabbim Sen rü’yet-i cemalini lütfet!
380) Ellerimi açtım, gafletten Hakk’a kaçtım. Ben Sana muhtacım, esman benim ilacım.
381) Ey nefsim! Nasihat edebileceğin kimselere, nasihat etmemek büyük bir kayıptır. Nasihat alabileceğin kimselere, nasihate kalkışmak büyük bir ayıptır.
382) Topluluk içinde nefislerini medh ü sena ile ananlar, yalnız kaldıklarında bila mecbur nefislerine taparlar.
383) Ey hikmet! Sen İslâm’a giden yolsun. Gönlün imanla dolsun, dilin ne olursa olsun, yeter ki söylediğin hak olsun.
384) Bak, mahlukat onu okuyor duy! Teslim ol, Kur’an’a uy! Tevekkül ne güzel bir huy.
385) Münafığın nifak oku, neşrediyor nahoş koku. Kibirlinin arşta burnu, göremiyor açla toku.
386) Kur’an’dan alacağız ders-i hakikati, efalimizle anlatacağız hak din İslâm’ı.
387) Cismi büyük, fikri küçük, çıktı bir adam karşıma. Dedi: “Ey şâir bana baksana! Ben kadere inanmıyorum, ne anlatsan boşuna.” Dedim: “O da senin kaderin anlasana.”
388) Rıza-i ilahi olunca yalnız emel, ibadet olur her bir amel.
389) Şiir vardır evliya eder, şiir vardır eşkıya eder. Şâir vardır evliya dahi gıpta eder, şâir vardır eşkıyalar da lanet eder.
390) Adın ana ana kendimden geçtim. Meşrepler içinde ben aşkı seçtim.
391) Şol sözlerim ki sanma ham, hepsi Hakk’tan gelen ilham.
392) Kalmamış insanda hayâ, ar sanki cansız, ruhsuz bir duvar. Hasenat sanki ona bâr, gafilden daha müflis kim var?
393) Ne güzel ayrıntı, göz üstüne nakşedilen kaş. Söyle! Kimdir, şu simayı nakşeden nakkaş?
394) Değildir kesreti terk, gerçek marifet. Kesret içinde de vahdet ile olabilmek, asıl marifet.
395) İman çıplaktır, elbisesi takva. Ne güzel zinet, bu elbisede hayâ.
396) Araçları amaç hâline getirmek, ancak hedeften sapmak demek.
397) Bir insan düşün ki samimi, olsa da hakiki bir ami, tek başına fetheder âlemi.
398) Etti her nebi ümmetine rehberlik, peygamber mesleğidir öğretmenlik.
399) Davam gönlü tamirdir, uyku yeri kabirdir.
400) Korku olur cehalet, ilim en büyük cesaret.
Şair’ül İslam Yunus Kokan
Henüz yorum yapılmamış.