Siirler.Biz

Seni Daha Çok Seviyorum…

10.09.2010

Sen geliyorsun,
toz bulanığı düş-üşlerimin sancısı,
soğuk ellerime uzanıyor usulca, sonra toprağa …
hiçbir zaman acelesi olmayan hüznü
konduğu tahttan ediyor kalp atışların,
adımların usul usul koşuyor sanıyorum tenimden içre,
sen geliyorsun, senden ötesi var olduğuna pişman…

İçimden deli bir sarhoş gibi nara atarak geçiyorken Aşk,
Sen içeri giriyorsun,
zaman duruyor
zaman kuduruyor
aşkın kendinden üstün oluşuna…
Başka her nesne sakat, başka her şey naçar,
sahte sözcükler çıplaklığından utanıyor sen gelince…
Ben sana aşık olmadım ben senle Aşk oldum…
diyor içimdeki ses.

Bekleyiş…
yedi kat altında yerin,
mahsur bırakılmış bir azizinki kadar sakin…
Günün tüm kalabalığı,
beşerin tüm kabalığıyla hırpalanmış ruhumun bekleyişi,
serin özsuyundan bir yudum alabilmek adına
sesini bekliyor…
Sen geliyorsun…
bu şehrin dağınık, ürkütücü;
bu şehrin doyumsuz,karmaşık orkestrası
susuyor kulaklarımda,
Bu şehir ki koca bir insandır,
uyandırmaz Aşk rüyasındaki sevgilileri…

Sen geliyorsun uzuyor,çoğalıyor kollarım…
Gözlerin gözlerimden geçiyor bir yalazla…
İşte geldin…
Varlığının o bilinmedik o tarifsiz huzuru sarıyor içimi
İyi ki geldin ömrüme CanSuyum…iyi ki geldin…

Gözlerin gülüyor önce,
gözlerin ki gecenin ortasına konmuş iki dolunay misali aydınlık…
göğün, yerin tüm renklerinin armağanı ela gözlerin
“merhaba” diyor,
özlem yüklü bulutların meskeni yüzüme,
sonra apansız düşüyor dudaklarım, yanaklarınla tutuyorsun…
sevginin en bilinmedik diliyle konuşuyor sözlerim…
Sözlerim ömrümde ilk kez bu kadar cüretkar,
sözlerim ilk kez manasını giyinik,kaygısız…
akacağı kaynağı biliyor.

Sen gidersen şimdi…
varlığının sindiği eşyalar isyankar,
yastıkta gözleri kapalı bir hayal…
uykusunda seni sayıklayacak..
Nefesin nefesime değmezse…
İklimi değişecek bu dört duvarın…

Saatler…
toy bir at kıvraklığında dört nala.
Bilge zaman zaten hiç anlamadı sevginin sabrından.
Başı dik başı mağrur geçti gitti önümüzden.
Belli ki kızgın, bir aşka bir de ölüme yenildiğinden…
Şimdi sen büyüyorsun,derinleşiyorsun içimde…
Tozlu bir kitap sükunetinde…
denizi ilk kez görmüş,elleri nasırlı çocuğun neşesinde…
lacivert bir hüznün turuncu kahkahasında…
şimdi sen her hücremde büyüyorsun…
mavileşe mavileşe…

Karanlığımın içinden süzülen sesin,
bana bir yaşamaktır hediye ediyor,
çocukluğumun emaneti gülüşüm gülüşüne ekleniyor,
yüzyıllık özlemi giderircesine
her seferinde tümcelerimiz sıkılmaz
tümcelerimiz neşeli doğuyor yüreğimizin kaynağından…
Sen içtenliğini alıp avuçlarına
turuncu kahkahalarına kattıkça
seni daha çok seviyorum…

Hülya Şimşek

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.