Sensizliğin Senfonisi
mavi bir sis çekiliyse gözlerine gecenin
bil ki seni düşünüyorum sevdiğim
hele saat
gece yarısını çoktan geride bıraktıysa…
neyzeni yırtılıyor lodosun
denizin ateş biçen soluğunda
ikiye bölünüyor çığlıklar
bir yanımda asi rengi düşlerimin
yeşili zikreden ak saçlı semazeni
diğer yanımda kızıl dudakları
boynuma kor kor damlayan lâlelerden
ödünç günahı günbatımının
söyle bana şimdi
ey! Rüyalarımın dehlizlerinde yeniden kavuştuğum
söyle seni şimdi nereye koymalı
nereye saklamalı
perçemin düşerdi eskiden şehrin alnına
dökülürdü ipek dokunuşlarından
tenine sevdaların
derinliğinde parçalan tadın
ayın karanlığı kesen dansından sıyrılıp
henüz fistanını delen pembe tohumcukların
için için yanardı gecenin avuçlarında
raksa tutuşurdu ıslak ayakları sonra
ah! Nasılda
sana üryan ayazlarımın
ısınırdı çimdiklenen göbeğinde denizin
tan gülüşü dudakların
kavrulurdu aşkından alev ince parıltılı
ah! Nasılda kumsallar
suskunluğuna kanar
efkarı kirpiklerinde tutulan göğü
içerdin dudaklarımdan nasılda kana kana
bak! Şimdi karayel sancı doğruyor
kodeslerimin kimsesizliğine
kendince bir türkü tutturmuş
her voltada
bak! Hep aynı nakaratı söylüyor
kesiliyor uğultular
başını eğmiyor çayırlar
kuşlar konmuyor yeşil saçlarına Ak Liman’ın
gelinliğini giyinmiş fenerin
sırtından sonsuzluğa akmıyor
duvağı aşkın
ah! Sevdiğim
haylaz dürtülerimden kesiğim
üzerime devrilen sensizliğin senfonisi
getirmeden beni
doğ! Yine Sevdama
sıcağında maviye soyunsun kucağı
sessizce Hamsilos’un…
Filiz Kalkışım Çolak
Henüz yorum yapılmamış.