Yaşlı Kurt Ve Aşk
Yaşlı kurt, yılların verdiği zorlukla aşıyordu çekilmez dağları. Umutsuzdu, yıpranmıştı kalbi. Ölümü bekliyordu. Geriye doğru sayarken ömrünü , aslında hiçbir şey yaşamadığının farkına vardı. Sürünün lideriydi, sürüden tek kurt bile çıkmazdı onun sözünden. Hiç aç kalmamış, kışları kolaylıkla aşmasını bilmişti. Ama yaşlı kurt, askında hiçbir şey yaşamadığının farkına vardı. Bütün çilekeşliğini tatmışken hayatın, yaşlı kurt hiç aşık olmamıştı. Şu sarp dağlarda bir gecesini dahi aşk acısıyla geçirmemişti. O, aşkın heyecanını kalbinde hissetmemişti. Hayatın neden hep sıkıcı geçtiğini şimdi daha iyi anlıyordu. Sevdiği biri olmadan hayatın tadına varılamıyormuş meğer. Nasıl sevinçler iki kişilikse aşk da yalnız yaşanmıyormuş. Ayrılmak istedi ömrünü adadığı bu dağlardan. Artık yalnız beklemek istiyordu ölümü. Yıllardır nasıl yaşamıştı ki bu sıkıcı dağlarda. Yaşlı kurt, başını alıp yola koyuldu. Son nefesine kadar yürüyordu. Yaşadığı hüzünle ne kadar yol aldığının bile farkına varamamıştı. Otları yeni yeni çıkmaya başlayan, güneşin daha yeni merhaba dediği bir bozkıra vardığını fark etti. Bahar daha yeni kucak açıyordu burada canlılara. Çok farklı hayvanlarla karşılaştı, hepsi de çok mutluydu. Ama yaşlı kurt çok yalnızdı ve sadece ölümü bekliyordu. Ömrünün kalan kısmını bu bozkırda geçirmeye başladı. Bir gün yaşlı kurdun karnı çok acıkmıştı. Avlanmaya karar verdi. Yaşlı kurt, kendine bir av ararken, karşı ki derede bir ceylan sürüsü gördü. Biraz da olsa sevinmişti bu duruma. Gençliğindeki kuvveti hissetmese de kendinde, yine de ceylan sürüsünün peşine düştü. Zorlu bir mücadelenin ardından yaşlı kurt, genç bir ceylanı bacağından yakalamıştı. Ceylanın bacağından tutarak yere düşürmeye çalışırken, ceylan hüzünlü bakışlarıyla yaşlı kurdun gözlerine çaresizlikle baktı. Yaşlı kurt, duraksayıverdi aniden. O gözler de neydi öyle? Ne kadar da masum bakıyordu. Yaşlı kurt, gönlünde garip bir acının başladığını fark etti. Yoksa, yoksa aşk bu muydu? Saçmalama diye geçirdi içinden. Bir kurt hiç avladığı ceylana aşık olur muydu? Hem o ölümü bekliyordu. Bu duygunun ceylana acıdığı için doğduğunu düşündü. Ama o çok kez avlanmıştı ve hiç böyle bir duygu hissetmemişti.Bu çok farklıydı. Yaşlı kurt, ne yaptığını fark etmeden ceylanı bıraktı. Ceylan seke seke kaçmaya çalışırken, yaşlı kurt: “Dur demek istedi,ne olur dur, Bir kez daha bak gözlerime, son nefesimi verirken gözlerin kalsın aklımda, ne olur dur” diyerek haykırmak istese de bu serzenişleri boşaydı. Güzeller güzeli bir ceylan, yaşlı ve aç bir kurt için durur muydu hiç? Hem bir ceylan, aç bir kurdun yanında huzurlu olabilir miydi? Ama yaşlı kurt şu kısacık ömründe bu aşk acısıyla yaşayamazdı. Kaldıramazdı bu acıyı yaşlı bünyesi. Yaşlı kurt, sırıl sıklam aşık olmuştu işte. Güzel gözlerine vurulmuştu ceylanın. Ama o yaşlı bir kurttu. Korku salan gözleri layık değildi ceylanın o masum gözlerine. Gönül bu söz geçiremez ki aşka. Ömrünün sonunda bir ceylana aşık olacağı nereden gelebilirdi ki aklına. Yaşlı kurt, bu aşkı sinesine çekmişti. Zaten çok da dayanamamıştı. Ceylanın gözleri canlanırken düşlerinde, yaşlı kurt aşkın verdiği acı ve açlıktan kavuşmuştu ecel kuşuna. Onun cansız bedeni sırtlanlara yem olurken, ölesiye sevdiği güzel gözlü ceylan hala, o aç kurt beni neden bıraktı diye düşünceye dalmıştı
Henüz yorum yapılmamış.